Kutsal Söz’de yazılıdır: „Tanrı insanı kendi benzerliğinde yarattı. Onu Tanrı benzerliğinde yarattı. Onları erkek ve kadın olarak yarattı“ (Yaratılış 1:27). Tanrı ikisini de günahsız kötülüksüz yarattı; kendisine bağlı olduklarını belgeleyen bir sınır koydu: „İyilikle kötülüğü bilme ağacının ürününden yemeyeceksin“ (2:17). Hem Tanrı’nın hem de insanın baş düşmanı şeytan kadını ve onun aracılığıyla erkeği söz dinlemezliğe kışkırttı. Onlar tanrısal sınırı aşarak günahlı oldular. İyilikle kötülüğü kendileri kararlaştırmak istedi; bu onları günahlı kıldı. Hem de gelecek soyu.. Günahın girişinden önce onlar dertten acıdan arıydı. Yaratan’la paydaşlıkları bütündü. Barış esenlik güncel gönençti onlara. Söz dinlemezlik kadını da erkeği de şimdiki acınılacak duruma getirdi.
O ilk günahın işlendiği gün yılan aracılığıyla günahı insanlığa sokan iblise Tanrı şöyle dedi: „Seninle kadını, onun tohumuyla senin tohumunu birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, sen de onun topuğuna saldıracaksın“ (Yaratılış 3:15). Günaha düşen insana Yaratan’ın Sevinç Getirici Haber’i ilkin o parlak vaatla açıklandı. İblisin tohumu nedir? Karanlık egemenliğinin gözle görülmeyen cin orduları ve karanlıktan kaynaklanan buyruklara göre yaşayan günahlı insanlar.. Buna karşı kadının tohumu ne olabilir? Erden kız Meryem’den dünyaya gelen kurtarıcı İsa Mesih.. O, iblisin kudurgan saldırılarıyla karşılaştı, ıstırap işkence çekerek çarmıhta öldü. Ama Tanrı’nın düzenlemesinde bu en parlak yengiye dönüştü. Mesih üçüncü günde görkemle dirilerek günahın, iblisin, mezarın, cehennemin güçlerini ezdi, yıktı.
Kötülük güçlerine üstün gelen İsa Mesih kadının erkeğin kurtarıcısı, yeryüzünün birçok köşesinde acımazlıkla sıkıyönetim altında tutulan, ikinci sınıf yaratık sayılan kadının koruyucusudur. Bunun belirgin örneklerine Kutsal Kitap’ta rastlarız. Bunları gözden geçirmek, hem kadını hem erkeği yüreklendirir: Mesih’in öğretilerine katlanamayan din önderleri, cinsel uygunsuzlukta yakaladıkları zavallı bir kadını yaka paça sürükleyerek İsa’nın karşısına diktiler. „Böylesine ne yapmak gerekir?“ diye sordular; ruhsal yasa uyarınca böylelerin taşlanması gerektiğini O’na anımsattılar. Kaskatı yasaları buydu!
Ne af edilmeyi, ne de af edebilmeyi kestiren bu sinsi insanların amacı kötüydü. İsa, „Zararı yok, bırakın!“ derse, O’nu yasasızlıkla suçlayacaklardı. Yok, „Taşlayın!“ derse, bu kez O’nu tıpkı kendileri gibi katı yüreklilikle suçlayacaklardı. Hiç çekemedikleri İsa’yı kıskıvrak yakaladıklarını tasarlarken O onlara şöyle dedi: „Aranızda günahsız olan kim ise, onun üstüne ilk taşı atsın!“ Tümü de afallayıp kaldı. Söyleyecek söz bulamadılar, teker teker sıvışıp gittiler. İsa kadına şu güvenlik sözünü bildirdi: „Ben de seni suçlamıyorum. Git bundan sonra yeniden günah işleme!“ (Yuhanna 8:1-11).
Başka bir olay: On iki yıldır kan akıntısına tutulmuş, tüm parasını harcamaya karşın defalarca gösterilen bakımdan hiçbir yarar göremeyen, tersine, daha da kötüleşen bir kadın, İsa’ya ilişkin çok şey duymuştu. İsa ölen bir kızı yeniden yaşama kavuşturmaya gitmekteydi. Yoğun bir topluluk kendisini izliyordu. İmanlı kadın araya sokulup İsa’nın giysisine dokundu; çünkü, „Giysisine dokunursam kurtulacağım“ diyordu. Gerçekten, kadın derin imanla Rabbin giysisine dokunduğu anda kan akıntısı durdu. Kendisinden güç çıktığını bilen İsa, „Giysime kim dokundu?“ diye sordu. Öğrencileri, „Bunca sıkıştırmaya karşı, ‚Bana kim dokundu‘ diye nasıl soruyorsun?“ dediler. Kadın korkuyla, titreyişle Isa’ya yaklaştı, önüne düşüp tüm gerçeği açıkladı. İsa ona, „Kızım“ dedi, „İmanın seni kurtardı. Esenlikle git, hastalığından sağlık bul!“ (Luka 13:11-13).
Gönlü açan bir olay: İsa birgün bir din adamının evinde yemeğe çağrılmıştı. Birçok kişi yerken, o kentte bozuk ve düşük yaşamıyla tanınan bir kadın kasırga gibi içeriye seğirtti. Elindeki kay-mak taşı bir kapta çok pahalı, güzel kokulu yağ taşımaktaydı. Gözyaşları dökerek dize kapandı, kaptaki sümbül yağını İsa’nın ayaklarına boşalttı. Gözyaşlarıyla O’nun ayaklarını ıslatıyor, saçlarıyla da kuruluyordu. Kadın İsa’nın ayaklarını öpüyor, için için ağlayarak güzel kokulu yağla onları ovalıyordu. Görünüm yürek burkucuydu. Ama ev sahibinin ayranı kabardı: „Bu adam kendisine dokunan şu kadının ne mal olduğunu bilmiyor mu?“ Elbette, çok iyi biliyordu her insanı O. Burnu Kaf dağında din önderlerine, böyleleri kurtarmaya geldiğini anımsattı; kadına da, „Günahların bağışlandı…imanın seni kurtardı“ dedi. „Esenlikle git!“ (Luka 7:36-50).
İncil’in sayfalarında insanın doya doya okuduğu, hem kadını hem de erkeği yürekliliğe kavuşturan bu üç olayda Kurtarıcı İsa Mesih’in zayıf cins doğrultusunda tutumu davranışı aydınlatıcıdır. Bunlardan edinilen gerçekleri özetlemenin yararı büyüktür: Sevgi, acıma, af etme, yeni yaşama kavuşturma, kadını erkeğin yüreksizliğine bırakmama, kadını suçlayıp buna karşı erkeğe dokunmama, erkeğin şovenizmini yıkma, acımasız yargının, öç alıcılığın çirkinliğini, başkasını suçlayanın bin bir kötülüğünü anımsatma, şeriatın sert harfiyle övünmeleri yıkma.. Bu sağlayışları Mesih verir kadına. Baskıyla ezilen, hor görülen kadını ve onun yanı sıra erkeği Rab İsa Mesih tanrısal esenliğe çağırıyor. Yüceden insanlığa inen İsa Mesih’in sözleri işleri Tanrı’ya özgüdür. Kişiyi de, aileyi de salt O kurtarır.
İnsan haklarının geniş çapta çiğnendiği şimdiki dönemin görünümü gerçekten ürkütücü.. Çalkantılar zincirinin baklaları arasında kadının çilelerini örtbas edicilik, çatlağı balçıkla sıvamaktır. Kadına karşı yeğ görülen uygulamalar döl yatağından başlıyor: Bazı ülkelerde doğacak çocuğun kızlığı öğrenildiğinde dölüt hemen kazılıyor. Bazı bölgelerde kız doğar doğmaz boğuluyor. Birçok yerde kızlar tüyler ürpertici seks pazarına çıkarılıyor. Belirli kuşaklarda kızların sünneti resmen onaylanıyor. Çokevlilik giderek yayılıyor. Tâlak-ı-selase rağbet buluyor. Ağır işlerde çalışan kadınların derdi arş-ı-âlâya yükseliyor. Ve bunalımın baklaları durmak bilmeden giderek çoğalıyor.
Tanrı düzeninde kadın erkekle tam eşitliktedir; yaşam arkadaşı, aile birliğinin kurucusu.. RAB Tanrı, „Adamın tek başına olması iyi değildir, kendisine yaraşan bir yardımcı yapacağım“ dedi… „RAB Tanrı adamın üzerine derin uyku getirdi ve o uyudu. Onun kaburga kemiklerinden birini aldı, yerini etle kapladı. RAB Tanrı adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı, onu adama getirdi. Adam, ‚Şimdi bu kemiklerimden kemik, etimden ettir‘ dedi. ‚Buna kadın denilecek; çünkü o insandan alındı.‘ Bu nedenle insan anasını babasını bırakacak, karısına yapışacak ve tek beden olacaklar“ (Yaratılış 2:18,21-24).
Tanrı Sözü’nde, yaratık insanın bir parçası olan kadına ilişkin bu ilginç açıklamanın yanı sıra, her iki varlığın da günahlı olması nedeniyle Tanrı kayrasına gereksinimliği vurgulanır. Yaratan’ın kadını ya da erkeği yeni yaşam aşamasına getirmesinden sonra şu gerçek belirtilir: „Yahudi ile uluslar, köle ile özgür, erkek ile kadın arasında hiçbir ayrım yoktur. Çünkü hepiniz de Mesih İsa bağlılığında birsiniz. Eğer Mesih’in iseniz, bu durumda İbrahim’in soyusunuz. Vaat uyarınca mirasçılarsınız“ (Galatyalılar 2:28,29). Tanrı Babamız, İbrahim iman örneğimiz, Mesih inanlıları miras ortağı.. İnsanlığın can yakıcı çalkantıları zincirinde erkeğin kadına tahakkümü melekleri ağlatan tanrısaymazlık.
Yaratıkları arasında hiçbir ayrım yapmayan Tanrı her tür haksız adaletsiz uygulamayı kınar. Kutsal Söz’de kadının önemini belirten açıklamalar Tanrı’ya şükran duygusuyla anımsatılmalı: „Kendine eş bulan iyilik bulur, RABBİN onayını alır… Cana yakın kadın eşine onur getirir… Erdemli kadın kocasının tacıdır; ama utanç bilmeyen kadın onun kemiğinde kanser gibidir… Bilgeli kadın evini kurar, ama akılsız kadın onu elleriyle yıkar… Erdemli kadını kim bulabilir? Onun değeri yakutlardan üstündür. Ağzını bilgelikle açar, sevecenlik öğretişi ağzındadır… Çekicilik aldatıcıdır, güzellik boştur; ama bilgeli kadındır övülen“ (Süleyman’ın Özdeyişleri 18:22; 11:16; 12:4; 14:1; 31:10,26,30).
Yaratan kadınsız erkeğin eksik bir yaratık olacağını düşünerek onun yanına en değerli arkadaşı koydu. Kadın benimsensin, sevsin, sevilsin, korusun, korunsun, Tanrı’ya insana beğenilir çocuklar yetiştirsin diye. Tanrısal düzende önemli yeri olan kadını aşağılamak, pataklamak, korkutarak cinsel ilişkiye zorlamak, onu bilgisiz bırakmak, tecrit etmek doğrudan doğruya Yaratan’ın yapıtını bozmaktır.
Aklı genellikle cinsel konulara yönelik günahlı nice erkeğin ilgisi, kadını kendine zevk getiren bir yaratık saymaktır. Öte yandan, bir kadının erdemli yaşamı bırakıp cinsel zevk aleti olmaya eğilimi ya da bu yolda istismarı hüzün ve acılık çalkantısıdır. Toplumu sarsan bunalımlar arasın-da kadının ezilmesi, öz haklardan yoksun bırakılması önde gelen adaletsizliklerdendir. Kutsal Kitap’ta Tanrı esiniyle şöyle yazılıdır: „Kadın erkeğin yüceliğidir… Kaldı ki, Rab bağlılığında kadın erkekten, erkek de kadından ayrı sırada düşünülemez. Çünkü kadın erkekten oluştuğu gibi, erkek de kadından doğar. Ama her şey Tanrı’dan oluşur“ (I Korintoslular 11:7,11,12).
Tarih boyunca kadının çekmekte olduğu yürek burkucu çilelerden biri, erkeğin keyfine göre karısını talâk-ı-selaseye, yani boşanmaya itmesidir. Bin bir çeşit düzenle, hiç ara vermeden İsa Mesih’i sınamayı alışkı yapmış din adamları, boşanmayla ilgili bir soru doğrulttu İsa’ya. İsa kendilerini taa yaratılışa götürdü: „Başlangıçta Yaratan onları erkek ve dişi olarak yarattı diye hiç okumadınız mı siz? Bu nedenle, insan babayı ve anneyi bırakıp karısına bağlanacak, ikisi bir tek beden olacak.“ Bu anımsatmayla Isa, „Tanrı’nın birleştirdiğini insan ayırmasın“ dedi.
Ama Ferisiler, Musa’nın yasasında erkeğin kadına boşanma kağıdı verip onu salıvermeye izinli olduğuna uzattı konuyu. Yürekleri iyice bilen İsa bunun gerisindeki nedeni kesin dille aydınlattı: „Siz katı yürekli olduğunuz için Musa eşlerinizi boşamanıza izin verdi. Ne var ki, başlangıçta durum bu değildi. Size diyorum ki, her kim cinsel uygunsuzluk olmadan karısını boşayıp başkasıyla evlenirse cinsel yolsuzluk işler“ (Matta 19:3-9). Rab İsa, her boşanmanın gerisinde katı yüreklilik bulunduğunu vurgular.
Düzenli ve sağlıklı aile Kutsal Kitap’ın ana konularındandır: „Kadınlar, Rab bağımlılığına yaraşır tutumla kocalarınıza bağımlı olun. Kocalar, karılarınızı sevin ve onlara karşı sert davranmayın“ (Koloseliler 3:18,19). „Genç kadınlara kocalarını ve çocuklarını seven olmayı öğretsinler. Ağırbaşlı, suçsuz, evcimen, iyi huylu, kocalarına bağımlı kadın olsunlar… Bunun gibi, genç erkekleri de isteklerine egemen olabilmeyi öğütle“ (Titos 2:4-6). „Herkes evliliğe saygıyla baksın, evlilik yatağını da lekesiz tutsun. Rasgele cinsel ilişkiye ve evlilik dışı cinsel bağlantıya girenleri Tanrı yargılayacaktır“ (İbraniler 13:4). Toplumun sevincini güvenliğini ön sırada düzenli aile oluşturur. Yuvayı yapan dişi kuştur deyimi birçok yönden gerçektir. Bu nedenle, dişi varlığa yaraşan değeri sağlayan ve onu savunan İsa Mesih’in sözleri iyice anlaşılıp değerlendirilince sağlam konut sağlam temele oturmuş olur. Kurtarıcı İsa’dır gerçek aileyi kuran, koruyan, sarsılmaz temel üstünde tutan.